Hayatımızın merkezinde yer alan teknolojinin faydaları hafife alınmayacak kadar büyüktür. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırıya kaçmanın bazı tehlikeli sonuçları vardır. Bu sonuçlardan birisi -ki bence en büyüğü- son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz “dijital demans”tır.
Demans hastalığını hepiniz bilirsiniz. Zihinsel fonksiyonların zamanla bozulduğu yani hafıza kayıplarına sebep olan hastalıklar bütünüdür. Özellikle ileri yaşlarda görüşen bu hastalığın bir türevi günümüzde küçük yaşlarda da kendini göstermektedir.
Alman asıllı sinir bilimci Manfred Spitzer tarafından ortaya atılan ve üzerine kitap yazılan dijital demans; günümüzün ve yakın geleceğin ciddi hastalıklarından birisidir.
Özellikle küçük yaşlarda tanıştığımız telefon, tablet ve bilgisayarların uzun süre kullanılması sonucu beynimizde bazı aksaklıkların yaşandığını söyleyebiliriz. Örneğin zihinsel karmaşalar, yorgun uyanmalar, unutkanlık, anksiyete ve gelişimsel gecikmeler bunlardan sadece birkaçıdır.

Özellikle elimizdeki akıllı telefonlara güvenerek hayatımızı epeyce kolaylaştırıyoruz. Örneğin hiçbir numarayı aklımızda tutmuyoruz ya da herhangi bir matematiksel işlem için kafamızı yormuyoruz. Sadece iki-üç tuşa basarak bu işlemleri ve çok daha karmaşıklarını yapabiliyoruz. Önceden kişiler sadece aile bireylerinin değil, arkadaşlarının bile telefon numaralarını ezberlerinde tutarlarmış. Ancak şuan böyle bir durum söz konusu bile değil. Örneklerimi hep telefon üzerinden versem de aynı şeyler bilgisayarlar için de geçerli.
İnsan beyni oldukça güçlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla sürekli öğrenme yeteneğine sahiptir. Özellikle beynin ön bölgesinde yer alan kısımda üst düzey düşünme, motivasyon, hedef belirleme ve okuma-yazma kabiliyetleri vardır. Ancak akıllı cihazlara olan güvenimiz ve bağlılığımız arttıkça ön tarafı yavaşlatıyoruz; arka tarafı ise aktifleştiriyoruz. Böylece unutkanlık, tembellik ve duruş bozuklukları gibi sorunlara sebebiyet veriyoruz. Bu da ileriki yaşlarda gözlenmesi beklenen rahatsızlıkların daha erkenden görülmesine sebebiyet veriyor.
Peki Neler Yapmalıyız?
Teknoloji çağında yaşıyorken sizlere telefonunuzu bilgisayarını bırakın gibi cümleler kuramam. Ancak bazı sınırlandırmalara gidebilirsiniz. Bu sınırlandırmaları şu şekilde listeleyebilirim:
- İlk tavsiyem, teknolojik aletlerin aktif kullanılmasından dolayı yaşanabilecek duruş bozukluklarına karşı ergonomik duruşlara dikkat etmeniz gerektiği yönünde olacaktır.
- Omurganız dik olacak şekilde oturun.
- Bilgisayar karşısında otururken sırtınızı dik ve ayaklarını yere basar konuma getirmelisiniz.
- Telefonları göz hizasında kullanın.
Günlük işlerini bilgisayar başında yürüten kişiler için düzenli molalar ile yürüyüş yapmaları ve pozisyon değiştirmelerini öneririm. Bu konuda mola saatlerini belirlemek için Pomodoro Tekniği kullanabilirsiniz.
- Zihninizin aktif çalışması için zeka oyunları oynayabilirsiniz. Satranç, kelime oyunu, rubik ve mangala gibi örneklere bakabilirsiniz.

- Her işin başında elbette kitap okumak geliyor. Dolayısıyla bu konuda da kitap okuma ile hem odaklanma- motivasyon hem de kelime dağarcığı ve düşünme konularında kendinize şans tanıyabilirsiniz.
- Beynin arka lobunun aktifleşmesiyle hareketsizliğin söz konusu olacağı durumlara karşın da egzersiz yapabilir; spor sayesinde hem sağlıklı olabilir hem de sosyalleşebilirsiniz.

- Hemen hepimizin yaptığı en büyük hatalardan birisi olan uyanır uyanmaz telefona bakmayı da azaltmalı ve gece yatmadan belirli bir süre önce de bırakmalıyız.
Yukarıda bahsettiklerim “dijital demans” konusunda en belirgin bilgilerdir. Dolayısıyla daha tehlikeli ve ön görülemez sonuçlara karşın baştan tedbirlerimizi almalı ve dikkatli olmalıyız. Ben ilk olarak telefon kullanım oranımı düşürerek; kendimi bu tehlikeden korumaya başlayacağım. Peki siz neler yapacaksınız?
Akıcı , vurucu ve tadında bir yazı idi . Bir sonraki yazını merakla bekliyorum .